Elimde resmin ve ben şimdi ağlamaklıyım
geçti yıllar, bitti zaman
ardıma bakmalı mıyım
Yokluk insan yokluğudur, durgun sularda ışık beklemek gibi
derin bir yara izi alın çatımda suskun yürüyen
yeşil turunç bahçeleri kokusunda
uzun, gülümseten geceden sabaha
Hazır asker sözlerim amma
defterim sayfasız, heyhat
Heyhat, kezzap tadında bir sızı boğazımda düğümlü
için için sızlayan kimsesiz, ıssız gece
çıra kokulu tutuşmalar sabaha keşke
Keşke lavanta sürünmüş yıkanmalar
diş macunu lezzetinde alt dudak, bıyık, çene
terlemeler keşke bir daha
Sisli öyküler aklını başından alır şiirin
özlü sözün çetrefili dipte vurgun yemek
kozalak ateşi, kırlangıç dönüşü, burun kökü sızlamaları
en çok ta uykuya varamamak
en çok ta utanmak hayranlığımdan.
Asıl nankörün kelliği-fodulluğu çatlatacak kıçımdan beni
İç, ağla, sonra hışımla duvara gönder kadehi
yırt bu sayfayı,
o uyuz rast şarkıya yapış, züğürt tesellisi (*)
kendine neo-klasiklerden yeni bir tümör edin
Hadi koçum, yarın pazartesi
çivit kokulu gün
23.01.- 06.03.2005
(*) "Bir kendi gibi zalimi sevmiş, yanıyormuş"
-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder