o hep beklemiş kimsesizi ara, çoğal o ıssız bedene sarıl, ısın o cılız sesi dinle, gürleş o derin kuyuya eğil, genişle o titrek ışığa yüz çevir, yıkan gözyaşınla
yoksa her dem eyvah-ı biçare yoksa her ümit ziyan-ı beşer yoksa her kuytunda vaveyla yoksa her taş koşsun dağına yoksa her gül dikeninden yaralı
o içindeki çarşı-pazarda cümbüşlen, durul yoksa bütün çul-çaput bir kıvılcım aşkında
gelseydin ne olurdu son kez gelseydin -üşüyen çırılçıplak gövdemi taşıdım bir nehir yatağına- terlemiş alnıma küçük parmak uçlarınla dokunsaydın karanfil baygını ağzınla öpseydin dudaklarımı orda öylece ölseydim kapasaydın göz kapaklarımı çekip gitseydin sonra kimsenin ruhu duymasaydı