13.07.2009

silivri

ablama

baştan sona ürpertiydi uykumuz
sabahın ısırgan dalları dolanırdı ayaklarımıza
akşam üstleri havadar düşlerimizi özler
herkesten çok kendimizden kaçırırdık yüreğimizi
hiç bir babanın kokmadığı kadar yabancı, uzak

unutabildin mi vişne dalındaki kan damlasını

babaanne duaları mı yatıştırdı can acını
kelebek kanatların sarhoş fırtınaya yenik
işlediğin her nakışta daha sıkı sarılmalar
ne yapsan, yaşamaya itiyordu ilkgençliğin
silivri: düşüp tohuma durduğun toprak

onarabildin mi ağzındaki yırtılmış kahkahanı

6.07.2009

Dili Damağı Kurumuş Sayıklamalar

*
insan ellisine varınca avuçlarına düşermiş yüreği
uzayan akşamlarda keşke tadında yutkunmalar
ufkun ötelerini merak etmekten vazgeçip
görmeden geçtiklerini şimdi keşfetmek gibi

**
şu ah sözcüğü ne yaman
göğüs kafesimize yetmezken gücü
sonsuzluğu yutacak denli büyütür dilimizi

***
içim-dışım gri tonlarında ebruli

uzak yoldan gelse o hattuşaş gülüşlü
eflatun damlamakta ağzında çiçekleri

ah desem dal kırılır
demesem şarap ekşir

geniş çarşaflara dökmeli bu iki rengi

dem uzasın
söz dinlensin
gece uykuyu beklesin

Fotoğrafım
Çorlu, Tekirdağ, Türkiye
İnsan olgunlaşmaz, olsa olsa acılarını olgunlaştırır.