23.08.2010

Can Törpüsü Çapakları

tadını alamam içtiğim çayın
peynirin, şeftalinin, kardinâl üzümlerinin
o bildik kokuları kayıp
arar arar bulamam.

( kalp sancılarının henüz bölemediği annemin yüzü
o doyumsuz mahur nakış yörük semai

her iftarda pestil hoşafıyla söndürülen cehennem
çocuk yüreklerimize babadan yakın Allah’ ın eli

orduevi sineması şölenine koşturan ikibuçuk liralık
oksijen kaynağında ışıyan güleç ağabey bıyıklarından )

canda yalnız düşüncenin
yapış yapış düşüncenin kokusu
sıkıntının, yalnızlığın, sancının…

başınıza geldi mi böyle iş dostlar?


1983 ( 23.08.2010 )

1 yorum:

  1. Şiir yazılalı, 27 koca yıl geçmiş aradan. Çeyrek yüzyıldan 2 fazla. Yuvarlak hesapla: 810 ay, 9855 gün eder bu. Gelin görelim ki, şiirdeki duygu yoğunluğu, bugünkü kadar taze, dipdiri. Keşke o kötü günler yaşanmasaymış da; Avni arkadaş da, insanın içine tabaka tabaka hüzünler çöktüren bu hakikatli şiiri yazmasaymış!

    Bunları şundan dedim: "Hayat mı, şiir mi?" diye sorsalar, biliyorum ki, iyi şairlerin hepsi "hayat"ı seçerler.

    YanıtlaSil

Fotoğrafım
Çorlu, Tekirdağ, Türkiye
İnsan olgunlaşmaz, olsa olsa acılarını olgunlaştırır.