3.03.2014

Çengel

                                                              şiir, kitaplar ve şarkılar ah 
                                                             ilaç diye ciğerlerime sürdüğüm

 *
ne çok uğultu yüklemişim duvarlarıma
yaslı çivilerle rapt eylediğim
 ne çok iç ağrısı, can törpüsü, kendimle konuşmalar
avuntu çerçevelerine tıktığım bağırmalar...

 gürültüyle konuşmalarınızı anlayamadım.

 *
gövdesine hanımeli sarılmış ergen bir vişne ağacıdır çocukluğum
sarhoş baba kusmuğunu
duvara fırlatılmış kedi kanını
un bulamacıyla beslenmekten ölmüş kuzu yavrusunu
oğul tahliyesi bekleyen bir ananın kalp sancılarını
 renksiz çiçeklerine bezenip eteğinde saklayan...

vişne çekirdeklerinizi hala çöpe atamadım.

 *
ikiyüzlü davranamam
ölene dek taşıyacağım bir burkulmadır ergenliğim
Füruzan’ın kalemine tutunmuş her çocuk gibi
çıktığın o kapıyı tekrar bulamama kaygısı
kapı önünde kalma ürküntüsü
gönderdiğini unutan Ayhan Işık bıyığına hükümlü...

kapılı tablolarınızın önünde kalakaldım, ayrılamadım.

 *
can törpüsü yavaşlasın, acıları azalsın umududur insanı yaşatan
bu unutkan ablalar, bu vicdansız abiler ne çok hak ettiler balgamı
ne çok iç ağrısı koydular önümüze
 ne çok gülüşümüz boğuldu, sakatlandı ve kayıp
cezaevi, askerlik, tımarhane ömrümüzün özeti...

düğün kasetlerinize katlanamadım.

*
öyle gür
öyle gür sanıyordum ki sesimi...

ödümü patlatırım diye haykıramadım.
Fotoğrafım
Çorlu, Tekirdağ, Türkiye
İnsan olgunlaşmaz, olsa olsa acılarını olgunlaştırır.